Hatay Valisi Sayın Ercan Topaca, Kamu Denetçiliği Kurumu’nun ilimizde gerçekleştirdiği ve TC. Kamu Denetçiliği Kurumu Başdenetçisi M. Nihat Ömeroğlu’nun da konuşmacı olarak katıldığı konferansa iştirak etti.
21 Nisan 2016 Perşembe günü saat 09.30’da Ottoman Otel’de düzenlenen konferansa Hatay Valisi Sayın Ercan Topaca’nın yanı sıra Göç İdaresi Genel Müdürü Atilla Toros, Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Serdar Güven, Hatay Cumhuriyet Başsavcı Musa Çatal, Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanı İbrahim Halil Aydemir, Vali Yardımcıları, Hatay Barosu Başkanı Av. Ekrem Dönmez, İl Jandarma Komutan Vekili J. Alb. Gazi Demir, İl Emniyet Müdürü Ali Doğan Uludağ, İlçe Kaymakamları, İlçe Belediye Başkanları, kamu denetçileri, kurum müdürleri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, Hatay Musevi Cemaati Başkanı Şaul Cenudioğlu ile Hatay Ermeni Cemaati Başkanı Cem Çapar ve kanaat önderleri katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan konferans, Kamu Denetçiliği Kurumu’nun tanıtım filmi ile devam etti.
Konferansta konuşan Hatay Valisi Sayın Ercan Topaca, dünyada şehirleşme ve nüfusun belli merkezlerde yoğunlaşmasının özellikle son dönemlerde çok arttığını ifade ederek bunun neticesi olarak bazı sorunlar yaşandığını belirtti. Sayın Topaca, ‘’Sadece ülke içinde değil ülkeler arasında da son dönemde yoğun bir nüfus hareketi var. Bu hareketlerden en çok etkilenen ülkelerin başında ülkemiz geliyor. Bu sadece şimdi değil, 100 sene 200 sene öncesinde de Balkan Harbi, Rus Harbi, 2. Dünya Savaşı vs. zamanında böyleydi. Türkiye geçmişten günümüze hep bir çekim merkezi olmuştur. Çekim merkezi olmanın getirdiği bazı sorunlar ya da avantajlar olabilir. Ama şunu memnuniyetle ve gururla ifade edebiliriz ki bu yükü ne geçmişte ne bugün ne de gelecekte Türkiye kadar kaldırabilecek başka bir ülke yoktur. Çünkü bizim inancımız, bizim kültürümüz, bizim bu olaylara bakış açımız diğer ülkelere benzemiyor.’’ dedi.
-Bizler İnsanlar Arasında Dininden, Mezhebinden, Renginden Dolayı Hiçbir Ayrım Yapmayan Bir Anlayışın Temsilcileriyiz-
Kültürümüz gereği insanları Yaradandan ötürü sevdiğimizi, yardıma muhtaç tüm insanlara kucak açtığımızı dile getiren Sayın Topaca, ‘’Biz bu anlayışı Peygamber Efendimiz’in devlet anlayışında, gerek Medine’deki uygulamaları gerekse Mekke’nin fethi sırasındaki uygulamalarında çok net görüyoruz. Bizler insanlar arasında dininden, mezhebinden, renginden dolayı hiçbir ayrım yapmayan bir anlayışın temsilcileriyiz. Tarihimizde bunun çok güzel örnekleri vardır. Hz. Ömer ‘in Kudüs fethinden sonra meşhur bir fermanı vardır. Oradaki eski yerleşimcilerin inançlarına, mal ve can güvenliklerine yapılacak bir müdahalenin dinen caiz olmadığını anlatan o fermanı, mültecilerin ve insanların korunmasına yönelik çok güzel örneklerden biridir. Selahattin Eyyubi’nin yine Kudüs’ü fethindeki uygulaması, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethindeki İstanbul’un eski oturanlarının haklarının, inançlarının, kültürlerinin korunmasına yönelik uygulaması da çok güzel örneklerdendir. Yine Fatih Sultan Mehmet’in Bosna’daki fermanı insanların hakkını, hukukunu, yaşam hakkını teminat altına alan, gerek devletin gerekse bölgedeki hakim unsurların müdahalesini yasaklayan bir anlayıştır.’’ dedi.
-Bu Kentin Cömertliği ve Hoşgörüsü 408 Bin Suriyeliyi Misafir Etmeye Yetmektedir-
Bugün de Türkiye Cumhuriyeti’nin bu anlayışı devam ettirdiğini ifade eden Sayın Topaca, ’’Biz sadece Suriyelilere kucak açmıyoruz. Moritanya’dan, Sudan’dan aklınıza gelebilecek en uzak diyarlardan bile gelen insanlar Türkiye’de kendisine bir yer bulabiliyor. Horlanmadan, ezilmeden yaşantısını bir şekilde devam ettirebiliyor. İlimizde yaklaşık 408 bin Suriyeli yaşamaktadır. Biz bu insanlarla kentimizi paylaşıyoruz. Havasını, suyunu, toprağını paylaşıyoruz. Onlara sahip çıkıyoruz. Bu kentin cömertliği, bu kentin hoşgörüsü 408 bin Suriyeliyi misafir etmeye yetmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin gücünü gösterme konusundan ifade etmek istiyorum. 2-3 gün içerisinde Yayladağı ilçemizde 10 bin civarında mülteciyi dağdan alıp şehir merkezlerine yerleştirecek kapasitede bir kentiz. Türkiye Cumhuriyeti’nin gücünü buradan kıyaslayınız.’’ dedi.
Kamu Denetçiliği Kurumu’nun genç ve yeni bir kurum olduğuna değinen Sayın Topaca, ‘’Bu Kurumun yeni kurulmuş olması nedeniyle kurumsal kapasitesinin oluşmasında belli bir zaman gerekiyor. Vatandaşlarımızın bu Kurumu tanıması, farkındalık oluşturulması konusunda bizler de elimizden geleni yapacağız. Kamu Denetçiliği Kurumu’nun milletimiz ve kamu kurumları arasındaki uyuşmazlıkların çözümünde daha da etkin olmasını, daha kapsayıcı cevaplar üretilmesini, vatandaşlarımızın da bir sorunları olduğu zaman mahkemeye gitmeden, uzlaşma kültürü ile kurumun aracılığıyla sorunlarını çözmesini temenni ediyorum.’’ şeklinde konuştu.
Göç İdaresi Genel Müdürü Atilla Toros ise, ‘’Bizim Kurumuz da yeni bir kurum. Kamu Denetçiliği Kurumu ile benzer bir zamanda kuruldu. Göç meselesi son 4-5 yıldır Suriye meselesi ile birlikte son derece önemli bir hale dönüşmüş oldu. Türkiye bulunmuş olduğu coğrafi konum itibariyle yıllardır kendisine gelen herkese kucak açan bir pozisyondaydı. Son 10 yıldır da artık hedef ülke pozisyonuna geldiğimizi ifade etmek istiyorum. Birlermiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin verilerine göre 2015 yılında dünyada zorla yerinden edilmiş kişi sayısı 60 milyondur. Bunların 19.5 milyonu mülteci durumundadır. Bu 19.5 milyon mültecinin yanı sıra 38 milyonu aşkın da ülke içerisinde yerinden edilmiş kişinin olduğu söylenebilir. Dünyada 1.8 milyon da irtica başvurusunda bulunan kişiden de bahsetmek mümkündür.’’ dedi.
Bu sayıların 2. Dünya Savaşı’ndan sonraki en büyük nüfus hareketliği olduğunu belirten Toros, ‘’Çok büyük bir göç hadisesi ile karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz. Ülkemizin bulunduğu pozisyon itibariyle de bölgemizdeki hareketlilikler göz önüne alındığında bölgemizdeki 8 tane uzak ve yakın komşumuz kendisini idare edemez pozisyonda ve istikrarsızlık içerisindedir. Bu istikrarsızlığın tamamı bize göç olarak yansımaktadır. Özellikle 2011 yılından bu yana Suriye’de meydana gelen karışıklıklardan dolayı Suriyelilere geçici olarak koruma sağlayan, onlarla ilgili iş ve işlemleri yürüten bir ülkeydik. Ama geçtiğimiz yıl düzensiz göç hareketleri de artınca özellikle bizim dışımızdaki Avrupa’ya yönelen hareketlerin yansımalarını hep birlikte gördük. Bu yansımalar bizim neyi, nasıl yaptığımızı anlamamız açısından önemli bir parametre oldu. 2011’den beri bize sığınan herkese açık kapı politikasıyla uluslararası koruma hukukunun tamamını yerine getiren bir ülke olarak gerçekten önemli işler yaptık.’’ dedi.
Kamu Denetçiliği Kurumu Başdenetçisi M. Nihat Ömeroğlu, Kamu Denetçiliği Kurumu’nun uluslararası yaygın adı ile Ombudsmanlık’ın ülkemizde 2013’ün 29 Mart’ından itibaren fonksiyonel olarak çalışmaya ve şikayetleri almaya başladığını belirterek, ‘’Kurumumuz 2010 referandumu ile anayasamızda yapılan değişiklikle ve 74. Maddede yazılı olduğu üzere anayasal bir kurum haline gelmiştir ve 6328 Sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu ile faaliyetlerini sürdürmektedir. Kurumumuz idarenin her türlü eylem ve işlemini, tutum ve davranışlarını insan haklarına dayalı olarak adalet anlayışı içinde hukuka ve hakkaniyete uygunluk olarak inceler ve gerektiğinde idareye önerilerde bulunur.’’ dedi.
Dünya genelinde 140’ı aşkın ülkede kökleşmiş bir kurum olarak faaliyetini sürdüren bu Kurumun en büyük özelliğinin yaptırımın gücünün olmayışı olduğunu ifade eden Ömeroğlu, ‘’ Kurumumuz sadece tavsiye niteliğinde kararlar vermektedir. İdarelerimiz bu tavsiye kararlara 30 gün içerisinde, uyacaklarsa uyduklarını iletirler. Eğer uymayacaklarsa da uymama gerekçeleri ile birlikte Kurumumuza bildirirler. Biz de bunları bireylere ya da tüzel kişilere iletiyoruz. Durmuş olan dava başlama süresi yeniden başlıyor ve isterse bireylerimiz ya da tüzel kişilerimiz mahkemeye gidebiliyorlar. Dolayısı ile hiçbir zaman Kurumumuza müracaat etmekle dava hakkı kaybolmuyor.’’ dedi.
Kurumlarını idarenin bir dostu olarak gördüklerini belirten Ömeroğlu, ‘’İdarenin yönetiminde insan haklarına dayalı, iyi yönetim anlayışı içerisinde şeffaflık, hesap verebilirlik, nezaket, kanunların makul süre içerisinde zamanında verilmesi ve gecikmeksizin ilgililere tebliğ anlamında iyi yönetime katkı sağlamak ve adalete hızlı erişim sağlayabilmektir. Verilen tavsiye kararlarımızdan idarelerimizden buna birçoğunun uyduğunu da görüyoruz. Bu toplantımızın amacı hem sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yapmak hem bölgedeki yetkilerimize Kurumuzu tanıtabilmek, farkındalığımızı arttırabilmek ve bundan sonraki işbirliğini daha ileriye götürebilmektir.’’ dedi.
Açış konuşmalarının ardından Kamu Denetçiliği Kurumu AB ve Dış İlişkiler Birim Sorumlusu Veli İlhan Ceylan, Kamu Denetçiliği Kurumunun görev ve faaliyetlerine ilişkin bir sunum gerçekleştirdi. Vali Yardımcısı Mahmut Hersanlıoğlu ise, Hatay’da bulunan kamplara ilişkin katılımcılara bilgilendirici sunum yaptı.
Konferans kapsamında Kamu Denetçisi Mehmet Elkatmış moderatörlüğünde bir panel düzenlendi. Panelist olarak ise, Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (HÜGO) Müdürü Doç. Dr. Murat Erdoğan, İHH İnsani Yardım Vakfı Suriye Çalışmaları Genel Koordinatörü Mustafa Herem yer aldı.
Konferans soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.