Hatay Valisi Sayın Ercan Topaca, Hrt Akdeniz'de Yayınlanan ‘Gündem Özel Programı’na Konuk Oldu
Hatay Valisi Sayın Ercan Topaca, Hrt Akdeniz'e yayınlanan Kemal Çelenk ve Ali Yolcu'nun birlikte sundukları ‘Gündem Özel’ adlı programın canlı yayın konuğu oldu.
İlimizin medeniyet zenginliği ve kültürü ile ilgili bilgiler vererek sözlerine başlayan Sayın Ercan Topaca, “Hatay’ımız Türkiye’nin en köklü kadim şehirden biridir. Her yönüyle zengin bir kenttir. İnanç yapısı, kültürü, bünyesinde barındırdığı geçmişten günümüze medeniyetleri, coğrafyasının verimliliği itibariyle zengin bir kente geldiğinizi ilk andan itibaren hissediyorsunuz. Bu zenginlik ile sadece manevi anlamda bir zenginlikten bahsetmiyorum. Topraklarının çok verimli olması, denize kıyısı olması, Türkiye’nin ihracatında önemli bir yere sahip olması, güneyimizde Suriye ve Irak’a komşu olması yönü ile ekonomik anlamda hakikaten çok büyük bir potansiyeli içinde barındıran bir kenttir.” dedi.
Sayın Topaca şöyle devam etti: “Biz bu çerçevede çok kısa bir süre içerisinde ilgili kurumlardan brifingler almak, sorun tespitleri yapmak, halkın beklentilerini ölçmek ve bir hazırlık programı yapmak suretiyle işe başladık. Kentimize elimden geldiği ölçüde maksimum hizmeti yapma gayreti içerisindeyim. Kentin asayişini, güvenliğini, huzurunu, esenliğini ve insanların işlerini rahat bir şekilde yapmalarını sağlayacak ortamı hazırladığınız zaman önemli oranda belli işleri yapmış oluyorsunuz. Özellikle halkımızın hiçbir endişesinin olmaması ve her türlü sıkıntıdan, tehlikeden uzak bir şekilde hayatını devam ettirebilmesi için her türlü tedbiri alıyoruz. Bu anlamda vatandaşlarımızın da bize güvendiğini ve inandığını düşünüyorum. O çerçevede inşallah çalışmaya, üretmeye halkımızla bütünleşmeye, karşılıklı ilişki içerisinde süreci götürmeye çalışıyoruz. Hatay’ın ve Türkiye’nin geleceği önümüzdeki dönemlerde daha güzel olacaktır.” dedi.
Hatay’daki Büyükşehir Sistemi ile ilgili görüşlerini açıklayan Sayın Topaca, “Büyükşehir sistemine Türkiye’de en uygun kentlerden birisi Hatay’dır. Bunun sebebi Hatay 5400 km karelik toprak büyüklüğü ile aslında büyükşehir ölçeğinde yönetilebilecek ideal bir büyüklüğe sahiptir. Hatay Büyükşehir Belediyemiz ve yeni kurulan bazı ilçe belediyeleri aslında genç birer delikanlıdır. Büyükşehir yapısı kurulalı bir yıl yeni doldu. Her şeyden önce alt yapı hizmetlerindeki dağınıklık giderilecektir. İmar durumundaki çarpık kentleşmenin uzun vadede çözümü yine büyükşehir sistemi ile olacaktır. Büyükşehir sistemi dediğimiz zaman daha güçlü bir şehirden ve belediye sisteminden bahsediyoruz. Bu sistemin Hatay’a daha faydalı olacağını kentimizi daha çok güzelleştireceğini, daha iyi yaşanılabilir bir kent suretini kazanmasını sağlayacağını düşünüyorum.” dedi.
-Hatay’da Su Sorunu Ortadan Kalkacaktır-
Hatay’da su sorununun ortadan kalkacağını ifade eden Sayın Topaca, “Bu anlamda devletimiz yaşanan sıkıntılardan sonra Reyhanlı Barajı ve Karaçay Barajı’nın çalışmalarına yoğun bir şekilde devam ediyor. İnşallah çok büyük bir aksilik olmadığı takdirde Karaçay Barajı yakında hizmete girecek ve kentimizin içme suyu alanındaki sorununu önemli oranda çözecektir. Reyhanlı Barajı’nın da bir anlamda hem kentimizin içme suyu sorununa çözüm bulunmasını sağlayacağı gibi Amik Ovası’nda yaşanan taşkınlara, tarımı olumsuz etkileyen sıkıntılara ve tarımda ihtiyaç duyulan suyun hazırlanmasına çok ciddi katkıları olacaktır. Reyhanlı Barajı’nın 2018 yılında Karaçay Barajı’nın ise 2015 sonu itibariyle bitirilmesi planlanmaktadır. İnşallah bu iki yatırım hayata geçtikten sonra kentimizdeki taşkın, tarımda sulama ve içme suyu konusuna çözümler getireceğiz.” dedi.
Hatay birinci dereceden deprem bölgesi olduğunu ve vatandaşların bunu bilerek ve kendi tedbirini alarak yola devam etmesi gerektiğini belirten Sayın Topaca, "17 Ağustos depremi ve 12 Kasım depremlerinden sonra ciddi bir şekilde mevzuat değişikliği oldu. Türkiye’deki yapı kalitesi o değişikliklerden sonra inanılmaz arttı. Türkiye çok ciddi sayıda eski yapı stokuna sahip. Hatay, kültürel ve tabiat sitleri olan tarihi bir kent. Kentsel dönüşüme girmek istediğimiz zaman da Hatay gibi kentlerin süreçleri diğer illere göre biraz daha uzun sürüyor. Bu sebeple zamanlamanın ve çalışmanın ona göre yapılması gerekiyor. Afet ve deprem ile mücadele devletin görevidir. Yerel yönetimler yardımcı kuruluş konumundadır. Biz de bu anlamda belediye başkanlarımızı özellikle sorunlu alanlar konusunda kentsel dönüşüme teşvik ediyoruz. Gerek İskenderun’da gerekse Antakya’da kentsel dönüşüm yapılması konusunda arkadaşlarımızla toplantılar yapıyoruz. Antakya Belediyesi’nin, İskenderun Belediyesi’nin ve Büyükşehir Belediyesi’nin planladığı bazı kentsel dönüşüm projeleri var. Bunların hepsi depreme hazırlık konusunda önemli çalışmalardır. Biz de Valilik olarak gerek okullarda gerek hastanelerde gerekse kamu binalarında depreme dayanaklılık konusunda yenileme ve hazırlık anlamında çalışmalar yapıyoruz. Tabi ki bu çalışmaları her yönüyle yeterli görmek mümkün değil. Kentlerin dönüşümü, kentlerin yapılarının ve misyonlarının yenilenmesi yerine göre çok uzun ve yüksek maliyetli projelerdir. Bu projeler devletin doğrudan doğruya yapacağı projeler de değildir. Vatandaşın da getirilen bazı teşviklerle kendi yapılarını değiştirmesi, güçlendirmesi gerekiyor. Bu hususta bizim belediyelerimizin aldığı bazı kararlar var. Biz de bu süreci ilimizde takip ediyoruz. Bir taraftan olası depremlere karşı hem alt yapımızı hem de ekibimizi güçlendirerek hazırlığımızı yapıyoruz.” dedi.
Eğit-Donat konusunda Serinyol Jandarma Eğitim Alayı’nda bu yönde böyle bir çalışma olmadığını ifade eden Sayın Topaca, “Hatay’da eğit-donat konusunda herhangi bir faaliyet yok. Vatandaşlarımızın bu konuda rahat olmasını istiyorum. Türkiye’nin aleyhine herhangi bir durum söz konusu değildir. Serinyol Jandarma Eğitim Alayı sadece amacına hizmet eden bir yerdir. Suriye sorunun devam etmesi ya da çözülmesi ise ayrı bir konudur. Bu kentin Valisi olarak ülke güvenliğini ve bu kentte yaşayan vatandaşların can ve mal güvenliğini sağlamak görevimdir. Bu konuda gerekli tedbirlerimizi alıyoruz.” dedi.
2007 yılından itibaren Türk vatandaşlığına geçen Suriyeliler ile ilgili rakamları vererek konuşmasına devam eden Sayın Topaca, “2007 yılında evlenme yoluyla Türk vatandaşlığına alınan 22 kişi, 2008’de 20 kişi, 2009’da 53 kişi, 2010’da 62, 2011’de 76 Suriye uyruklu kişi var. 2010 ve 2011 yılında 2 ve 4 olmak üzere anne ve babaya bağlı olarak da toplam 6 kişi var. Bunu günümüze doğru getirdiğimiz zaman 2012 yılında Suriye’den 58 kişi,2013 yılında 136 kişi, 2014 yılında 74 kişi vardır. Kaldı ki bu konuda seçmen listeleri askıya çıkıyor. Açık olan bu listeleri herkes görüyor ve bu listeler denetime tabidir. Siyasi yollarla hiç kimsenin kaydedilmesi oy kullanılmasının sağlanması mümkün değildir. “ dedi.
-Çalışmalarımız Devam Ediyor-
Şu anda konaklama merkezi adı verilen 5 tane kampın bulunduğunu ifade eden Sayın Topaca, “Buralarda kalan kişi sayısı yaklaşık olarak 15 bin. Bu kampların dışında kendi imkânları ile kalan kişi sayısı şu an itibariyle 275.436 kişidir. Hatay’da kalan Suriyeli sayısı ise 290.454’tür. Suriye’den ülkemize gelen her bir kişiye seri numarası olan geçici bir tanıtma kartı veriyoruz. Bu kartı verirken herkesin parmak izi alınıyor. Bu alınan bilgiler pol-nete yükleniyor ve Suriyeli bir kişi herhangi bir suça karıştığı zaman sistemden görülüp tespit ediliyor. Böylece Suriyelileri her yönüyle takip etme imkanımız oluyor. Araçlar konusunda da plaka sisteminde yapılan bir yönetmelik değişikliği ile Türkiye'de geçici olarak koruma altında olan Suriyelilere yönelik özel bir plaka sistemi getirildi. Bu konuda çalışmalarımız devam ediyor. Önümüzdeki bir iki ay içerisinde bu çalışma bitecek.” dedi.
Sayın Topaca Şöyle devam etti: “Şu an itibariyle 2015 yılında 819 Suriyeli suça karışmıştır. Bu suçların arasında trafik cezaları, aile içi kavga, görevli memura mukavemet, kaçakçılık gibi suçlar bulunmaktadır. Bunlardan 5 tanesi tutuklu 2 tanesi adli kontrol altında ve diğer işlemler yapılan 6 kişi var. Bu suçlara karışan 238 kişi ise sınır dışı edilmiştir. Devletimizin politikası gereği bu insanlar ülkemizde misafir ediliyor. Bunlara karşı herhangi bir şekilde olumsuz bir duygu ve tavır içerisinde değiliz. Bu insanları rahat ettirmek hem devlet geleneğimizde çok köklü bir yeri olan bir uygulamadır hem de dinimizin bir gereğidir. Tabi bizim de Suriyelilerden beklentilerimiz var. Türkiye'de kaldıkları süre içerisinde Türkiye’nin kurallarına ve hukukuna uygun hareket etmeleridir. Uygun hareket etmedikleri takdirde bizim hukuk sistemimiz devreye girer. Türkiye hukuk sistemine uymadıkları takdirde hiçbir toleransımızın olmayacağını, her türlü yaptırımı hiç tereddütsüz uygulayacağımızı bu misafirlerimizin de bilmesi gerekiyor.” dedi.
-Milletimiz Çok Büyük Bir Yardımseverlik Örneği Göstermektedir-
Milletimizin Suriyelilere çok büyük bir hayırseverlik örneği gösterdiğini ifade eden Sayın Topaca, “Hatay’ı baz alarak, 2010 yılından itibaren Devlet imkanları ile yapılan yardım miktarı 453.271.893 liradır. Ayrıca bu yardımlar devletin yaptığı yardımlarla sınırlı kalmayıp sivil toplum kuruluşlarımız ve bazı yardım kuruluşlarımızın 381.736.595 lira değerinde muhtelif cinste yapmış oldukları yardımlar vardır. 2012 yılında 193 tır, 2013’te 1492 tır, 2014’te 1495 tır, 2015 yılında 673 tır olmak üzere toplamda 3853 tır yardım malzemesi yollanmıştır. Birleşmiş Milletler’in bizim ilimizde yapmış olduğu yardımlar 21.570.794 liradır. Sadece Hatay’da bizim devletimizin ve sivil toplum kuruşlarımızın yaklaşık olarak toplam 800 milyon lirayı geçen bir yardımı söz konusudur. Bu yardımların büyük bir kısmı savaşta yaralanan kişilerin tedavi giderleri içindir.” dedi.
Suriye bayrakları ve Esad’ın posterleri ile yürüyüş yapılması konusuna da değinen Sayın Topaca, “Suriye ile ilgili Türkiye’de gösteri yapmayı hiçbir sebep haklı çıkarmaz. Biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız ve bu ülkenin koruması altındayız. Başka bir ülkenin liderinin posterini taşımak doğru değildir. Bir bayrak taşınacaksa Türk bayrağından başka bir bayrak taşınmasının doğru olmadığını ve Mustafa Kemal Atatürk’ün posterinin yeterli olduğunu düşünüyorum. Ülkemizin birliği, devletimizin bütünlüğü açısından bizim sembollerimiz bellidir. En büyük sembolümüz Türk Bayrağı’dır ve başka bir bayrak taşınması doğru değildir. Başka bir ülkeye bir sevginiz ve sempatiniz olabilir, saygı duyuyorum. Ancak bunu meydanlarda taşımak ve meydanlarda başka ülkelerin bayrağı altında yürümek bize ağır gelir. Suriye’de olan iç savaştan biz de etkileniyoruz. Ancak bu etkileri minimuma indirmek, halkımızı korumak Türkiye Cumhuriyeti’nin yapacağı bir şeydir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını ya da bize sığınan kişileri koruma yükümlülüğü bizim devletimize aittir. Bu kent hoşgörü, huzur, medeniyetler, inançlar kentidir. Burada Devletimize güvenmek ve sahip çıkmak durumundayız. Bir kesim tarafından yanlış anlaşılacak davranışlardan kaçınmak bir vatandaşlık görevidir. Bütün vatandaşlarımızdan bize destek olmalarını, işimizi kolaylaştırmalarını bekliyor, bu kentin güvenliğini, huzurunu, sağlamamız konusunda vatandaşlarımız ile omuz omuza yan yana bu kenti yönetmek istiyoruz.” dedi.
İlimizin medeniyet zenginliği ve kültürü ile ilgili bilgiler vererek sözlerine başlayan Sayın Ercan Topaca, “Hatay’ımız Türkiye’nin en köklü kadim şehirden biridir. Her yönüyle zengin bir kenttir. İnanç yapısı, kültürü, bünyesinde barındırdığı geçmişten günümüze medeniyetleri, coğrafyasının verimliliği itibariyle zengin bir kente geldiğinizi ilk andan itibaren hissediyorsunuz. Bu zenginlik ile sadece manevi anlamda bir zenginlikten bahsetmiyorum. Topraklarının çok verimli olması, denize kıyısı olması, Türkiye’nin ihracatında önemli bir yere sahip olması, güneyimizde Suriye ve Irak’a komşu olması yönü ile ekonomik anlamda hakikaten çok büyük bir potansiyeli içinde barındıran bir kenttir.” dedi.
Sayın Topaca şöyle devam etti: “Biz bu çerçevede çok kısa bir süre içerisinde ilgili kurumlardan brifingler almak, sorun tespitleri yapmak, halkın beklentilerini ölçmek ve bir hazırlık programı yapmak suretiyle işe başladık. Kentimize elimden geldiği ölçüde maksimum hizmeti yapma gayreti içerisindeyim. Kentin asayişini, güvenliğini, huzurunu, esenliğini ve insanların işlerini rahat bir şekilde yapmalarını sağlayacak ortamı hazırladığınız zaman önemli oranda belli işleri yapmış oluyorsunuz. Özellikle halkımızın hiçbir endişesinin olmaması ve her türlü sıkıntıdan, tehlikeden uzak bir şekilde hayatını devam ettirebilmesi için her türlü tedbiri alıyoruz. Bu anlamda vatandaşlarımızın da bize güvendiğini ve inandığını düşünüyorum. O çerçevede inşallah çalışmaya, üretmeye halkımızla bütünleşmeye, karşılıklı ilişki içerisinde süreci götürmeye çalışıyoruz. Hatay’ın ve Türkiye’nin geleceği önümüzdeki dönemlerde daha güzel olacaktır.” dedi.
Hatay’daki Büyükşehir Sistemi ile ilgili görüşlerini açıklayan Sayın Topaca, “Büyükşehir sistemine Türkiye’de en uygun kentlerden birisi Hatay’dır. Bunun sebebi Hatay 5400 km karelik toprak büyüklüğü ile aslında büyükşehir ölçeğinde yönetilebilecek ideal bir büyüklüğe sahiptir. Hatay Büyükşehir Belediyemiz ve yeni kurulan bazı ilçe belediyeleri aslında genç birer delikanlıdır. Büyükşehir yapısı kurulalı bir yıl yeni doldu. Her şeyden önce alt yapı hizmetlerindeki dağınıklık giderilecektir. İmar durumundaki çarpık kentleşmenin uzun vadede çözümü yine büyükşehir sistemi ile olacaktır. Büyükşehir sistemi dediğimiz zaman daha güçlü bir şehirden ve belediye sisteminden bahsediyoruz. Bu sistemin Hatay’a daha faydalı olacağını kentimizi daha çok güzelleştireceğini, daha iyi yaşanılabilir bir kent suretini kazanmasını sağlayacağını düşünüyorum.” dedi.
-Hatay’da Su Sorunu Ortadan Kalkacaktır-
Hatay’da su sorununun ortadan kalkacağını ifade eden Sayın Topaca, “Bu anlamda devletimiz yaşanan sıkıntılardan sonra Reyhanlı Barajı ve Karaçay Barajı’nın çalışmalarına yoğun bir şekilde devam ediyor. İnşallah çok büyük bir aksilik olmadığı takdirde Karaçay Barajı yakında hizmete girecek ve kentimizin içme suyu alanındaki sorununu önemli oranda çözecektir. Reyhanlı Barajı’nın da bir anlamda hem kentimizin içme suyu sorununa çözüm bulunmasını sağlayacağı gibi Amik Ovası’nda yaşanan taşkınlara, tarımı olumsuz etkileyen sıkıntılara ve tarımda ihtiyaç duyulan suyun hazırlanmasına çok ciddi katkıları olacaktır. Reyhanlı Barajı’nın 2018 yılında Karaçay Barajı’nın ise 2015 sonu itibariyle bitirilmesi planlanmaktadır. İnşallah bu iki yatırım hayata geçtikten sonra kentimizdeki taşkın, tarımda sulama ve içme suyu konusuna çözümler getireceğiz.” dedi.
Hatay birinci dereceden deprem bölgesi olduğunu ve vatandaşların bunu bilerek ve kendi tedbirini alarak yola devam etmesi gerektiğini belirten Sayın Topaca, "17 Ağustos depremi ve 12 Kasım depremlerinden sonra ciddi bir şekilde mevzuat değişikliği oldu. Türkiye’deki yapı kalitesi o değişikliklerden sonra inanılmaz arttı. Türkiye çok ciddi sayıda eski yapı stokuna sahip. Hatay, kültürel ve tabiat sitleri olan tarihi bir kent. Kentsel dönüşüme girmek istediğimiz zaman da Hatay gibi kentlerin süreçleri diğer illere göre biraz daha uzun sürüyor. Bu sebeple zamanlamanın ve çalışmanın ona göre yapılması gerekiyor. Afet ve deprem ile mücadele devletin görevidir. Yerel yönetimler yardımcı kuruluş konumundadır. Biz de bu anlamda belediye başkanlarımızı özellikle sorunlu alanlar konusunda kentsel dönüşüme teşvik ediyoruz. Gerek İskenderun’da gerekse Antakya’da kentsel dönüşüm yapılması konusunda arkadaşlarımızla toplantılar yapıyoruz. Antakya Belediyesi’nin, İskenderun Belediyesi’nin ve Büyükşehir Belediyesi’nin planladığı bazı kentsel dönüşüm projeleri var. Bunların hepsi depreme hazırlık konusunda önemli çalışmalardır. Biz de Valilik olarak gerek okullarda gerek hastanelerde gerekse kamu binalarında depreme dayanaklılık konusunda yenileme ve hazırlık anlamında çalışmalar yapıyoruz. Tabi ki bu çalışmaları her yönüyle yeterli görmek mümkün değil. Kentlerin dönüşümü, kentlerin yapılarının ve misyonlarının yenilenmesi yerine göre çok uzun ve yüksek maliyetli projelerdir. Bu projeler devletin doğrudan doğruya yapacağı projeler de değildir. Vatandaşın da getirilen bazı teşviklerle kendi yapılarını değiştirmesi, güçlendirmesi gerekiyor. Bu hususta bizim belediyelerimizin aldığı bazı kararlar var. Biz de bu süreci ilimizde takip ediyoruz. Bir taraftan olası depremlere karşı hem alt yapımızı hem de ekibimizi güçlendirerek hazırlığımızı yapıyoruz.” dedi.
Eğit-Donat konusunda Serinyol Jandarma Eğitim Alayı’nda bu yönde böyle bir çalışma olmadığını ifade eden Sayın Topaca, “Hatay’da eğit-donat konusunda herhangi bir faaliyet yok. Vatandaşlarımızın bu konuda rahat olmasını istiyorum. Türkiye’nin aleyhine herhangi bir durum söz konusu değildir. Serinyol Jandarma Eğitim Alayı sadece amacına hizmet eden bir yerdir. Suriye sorunun devam etmesi ya da çözülmesi ise ayrı bir konudur. Bu kentin Valisi olarak ülke güvenliğini ve bu kentte yaşayan vatandaşların can ve mal güvenliğini sağlamak görevimdir. Bu konuda gerekli tedbirlerimizi alıyoruz.” dedi.
2007 yılından itibaren Türk vatandaşlığına geçen Suriyeliler ile ilgili rakamları vererek konuşmasına devam eden Sayın Topaca, “2007 yılında evlenme yoluyla Türk vatandaşlığına alınan 22 kişi, 2008’de 20 kişi, 2009’da 53 kişi, 2010’da 62, 2011’de 76 Suriye uyruklu kişi var. 2010 ve 2011 yılında 2 ve 4 olmak üzere anne ve babaya bağlı olarak da toplam 6 kişi var. Bunu günümüze doğru getirdiğimiz zaman 2012 yılında Suriye’den 58 kişi,2013 yılında 136 kişi, 2014 yılında 74 kişi vardır. Kaldı ki bu konuda seçmen listeleri askıya çıkıyor. Açık olan bu listeleri herkes görüyor ve bu listeler denetime tabidir. Siyasi yollarla hiç kimsenin kaydedilmesi oy kullanılmasının sağlanması mümkün değildir. “ dedi.
-Çalışmalarımız Devam Ediyor-
Şu anda konaklama merkezi adı verilen 5 tane kampın bulunduğunu ifade eden Sayın Topaca, “Buralarda kalan kişi sayısı yaklaşık olarak 15 bin. Bu kampların dışında kendi imkânları ile kalan kişi sayısı şu an itibariyle 275.436 kişidir. Hatay’da kalan Suriyeli sayısı ise 290.454’tür. Suriye’den ülkemize gelen her bir kişiye seri numarası olan geçici bir tanıtma kartı veriyoruz. Bu kartı verirken herkesin parmak izi alınıyor. Bu alınan bilgiler pol-nete yükleniyor ve Suriyeli bir kişi herhangi bir suça karıştığı zaman sistemden görülüp tespit ediliyor. Böylece Suriyelileri her yönüyle takip etme imkanımız oluyor. Araçlar konusunda da plaka sisteminde yapılan bir yönetmelik değişikliği ile Türkiye'de geçici olarak koruma altında olan Suriyelilere yönelik özel bir plaka sistemi getirildi. Bu konuda çalışmalarımız devam ediyor. Önümüzdeki bir iki ay içerisinde bu çalışma bitecek.” dedi.
Sayın Topaca Şöyle devam etti: “Şu an itibariyle 2015 yılında 819 Suriyeli suça karışmıştır. Bu suçların arasında trafik cezaları, aile içi kavga, görevli memura mukavemet, kaçakçılık gibi suçlar bulunmaktadır. Bunlardan 5 tanesi tutuklu 2 tanesi adli kontrol altında ve diğer işlemler yapılan 6 kişi var. Bu suçlara karışan 238 kişi ise sınır dışı edilmiştir. Devletimizin politikası gereği bu insanlar ülkemizde misafir ediliyor. Bunlara karşı herhangi bir şekilde olumsuz bir duygu ve tavır içerisinde değiliz. Bu insanları rahat ettirmek hem devlet geleneğimizde çok köklü bir yeri olan bir uygulamadır hem de dinimizin bir gereğidir. Tabi bizim de Suriyelilerden beklentilerimiz var. Türkiye'de kaldıkları süre içerisinde Türkiye’nin kurallarına ve hukukuna uygun hareket etmeleridir. Uygun hareket etmedikleri takdirde bizim hukuk sistemimiz devreye girer. Türkiye hukuk sistemine uymadıkları takdirde hiçbir toleransımızın olmayacağını, her türlü yaptırımı hiç tereddütsüz uygulayacağımızı bu misafirlerimizin de bilmesi gerekiyor.” dedi.
-Milletimiz Çok Büyük Bir Yardımseverlik Örneği Göstermektedir-
Milletimizin Suriyelilere çok büyük bir hayırseverlik örneği gösterdiğini ifade eden Sayın Topaca, “Hatay’ı baz alarak, 2010 yılından itibaren Devlet imkanları ile yapılan yardım miktarı 453.271.893 liradır. Ayrıca bu yardımlar devletin yaptığı yardımlarla sınırlı kalmayıp sivil toplum kuruluşlarımız ve bazı yardım kuruluşlarımızın 381.736.595 lira değerinde muhtelif cinste yapmış oldukları yardımlar vardır. 2012 yılında 193 tır, 2013’te 1492 tır, 2014’te 1495 tır, 2015 yılında 673 tır olmak üzere toplamda 3853 tır yardım malzemesi yollanmıştır. Birleşmiş Milletler’in bizim ilimizde yapmış olduğu yardımlar 21.570.794 liradır. Sadece Hatay’da bizim devletimizin ve sivil toplum kuruşlarımızın yaklaşık olarak toplam 800 milyon lirayı geçen bir yardımı söz konusudur. Bu yardımların büyük bir kısmı savaşta yaralanan kişilerin tedavi giderleri içindir.” dedi.
Suriye bayrakları ve Esad’ın posterleri ile yürüyüş yapılması konusuna da değinen Sayın Topaca, “Suriye ile ilgili Türkiye’de gösteri yapmayı hiçbir sebep haklı çıkarmaz. Biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız ve bu ülkenin koruması altındayız. Başka bir ülkenin liderinin posterini taşımak doğru değildir. Bir bayrak taşınacaksa Türk bayrağından başka bir bayrak taşınmasının doğru olmadığını ve Mustafa Kemal Atatürk’ün posterinin yeterli olduğunu düşünüyorum. Ülkemizin birliği, devletimizin bütünlüğü açısından bizim sembollerimiz bellidir. En büyük sembolümüz Türk Bayrağı’dır ve başka bir bayrak taşınması doğru değildir. Başka bir ülkeye bir sevginiz ve sempatiniz olabilir, saygı duyuyorum. Ancak bunu meydanlarda taşımak ve meydanlarda başka ülkelerin bayrağı altında yürümek bize ağır gelir. Suriye’de olan iç savaştan biz de etkileniyoruz. Ancak bu etkileri minimuma indirmek, halkımızı korumak Türkiye Cumhuriyeti’nin yapacağı bir şeydir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını ya da bize sığınan kişileri koruma yükümlülüğü bizim devletimize aittir. Bu kent hoşgörü, huzur, medeniyetler, inançlar kentidir. Burada Devletimize güvenmek ve sahip çıkmak durumundayız. Bir kesim tarafından yanlış anlaşılacak davranışlardan kaçınmak bir vatandaşlık görevidir. Bütün vatandaşlarımızdan bize destek olmalarını, işimizi kolaylaştırmalarını bekliyor, bu kentin güvenliğini, huzurunu, sağlamamız konusunda vatandaşlarımız ile omuz omuza yan yana bu kenti yönetmek istiyoruz.” dedi.
